nope Yönetici, İksir Profesörü
Mesaj Sayısı : 29 Kayıt tarihi : 16/06/10
| Konu: Sihir Bakanlığı Alımları Cuma Haz. 18, 2010 1:48 pm | |
| Sihir Bakanlığı'nda görev isteyen üyelerimizin aşağıdaki formu eksiksiz doldurmaları gerekmektedir. Sihir Bakanlığı kadrosu için lütfen Meslek Kadrosu adlı başlığa bakınız. ~Sihir Bakanı henüz seçilmeyecektir.
Ad ve Soyad: İstenilen Rütbe: Yaş: Örnek Rol Oyunu: | |
|
Daphnée Pysean Esrar Dairesi Başkanı, Vampir
Mesaj Sayısı : 3 Kayıt tarihi : 19/06/10
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları C.tesi Haz. 19, 2010 12:27 pm | |
| Ad ve Soyad: Daphnée Pysean İstenilen Rütbe: Esrar Dairesi Başkanı Yaş: Yirmi altı. Örnek Rol Oyunu:
- Spoiler:
Evin içinde otur otur sıkılmıştım. Bu karanlıkta biraz da içim sıkılmıştı. Ayağa kalktım ve pencereyi açarak panjurları biraz araladım. İçeriye artık hafif bir ışık giriyordu. Hogwarts yaz tatiline daha iki hafta önce girmişti. O günden beri sıkıntıdan patlıyordum sanki. Zaten okul dışında öğrencilerin büyü yapılmasına izin verilmiyordu. O zaman ne yapacaktık biz? Düşüncelere dalıp gitmiştim. Biraz sonra uyuyup kalmıştım. Annemin beni uyandırmasıyla kalktım. "Romé, haydi kızım kalk. Bahçedeki şu yercücelerini ayıkla. Akşam misafirler gelecek. Şu uğursuz şeyleri ayıkla onlar gelmeden. Haydi benim güzel kızım." diyordu kulağımın dibinde. "Anne, yapma ya! O pis şeyleri temizlemek yarım günümü alır. Sonra temizlerim." dedim gözlerimi açmadan. "Olmaz öyle şey kızım. Haydi, misafir gelecek dedim ya!" dedi yarı kızgınlıkla. Oflaya poflaya yatağımdan kalktım ve saçımı bir lastik tokayla toplayarak bahçeye çıktım. Güneş çok fazlaydı. Gözlerim acımıştı. Güneşe alışmam birşaç dakikamı aldı. O anda bir tane pis bir yercücesi gördüm. "Şimdi işin bitti pis yaratık." diye mırıldandım kendi kendime ve yercücesini ayaklarından tutarak döndürmeye başladım. On saniye döndürdükten sonra fırlattım ve yercücesi çok uzaklara uçmaya başladı. Uçan yercücesine şeytanca bir zevkle bakıyordum. Pis yaratıklardan başka birşey değillerdi bu yercüceleri. Bir başka yercüceyi gözüme kestirdim. Onu da ayaklarınıdan tuttum döndürerek fırlattım. Birkaç yercücesinede bunları yaptıktan sonra bir yercücesini daha tutmaya çalışırken beni kolumdan ısırdı. "Ah, pis şeytan, kanattı." dedim kendi kedime söylenerek ve onuda tekmeleyerek bahçadan dışarıya fırlattım. Elim gerçektende kanıyordu. Koşar adım eve girdim ve her yerde oksijenli su aramaya başladım. Hiçbir yerde bulamayınca anneme var gücümle bağırdım. "Anne, sargı bezi ve oksijenli su nerede?" dedim.
Annemin ayakkabılarının topuklarının çıkardığı sesi duyuyordum. Bir saniye sonra annem yanımda dikiliyordu. Annemi baştan aşağıya süzdüm. Şık bir elbise giymişti, makyaj yapmış ve saçlarına şekil vermişti. Yeni aldığı parfümünün kokusu bütün salonu sarmıştı. O anda saatin epey ilerlediğini anladım. "Banyoda tatlım. Bu arada çabuk hazırlansan iyi olacak. Misafirlerimiz kırk beş dakika sonra burada olacaklar. Giyeceğin elbiseyi ve ayakkabıları yatağının üstüne koydum. Ha, bu arada sana yeni makyaj malzemeleri aldım. Onlarda bir poşetin içindeler ve yatağının üstündeler. Haydi hızlı ol!" dedi ve geldiği gib yanımdan ayrıldı. Hızlı ve sık adımlarla banyoya ilerledim ve oksijenli suyla sargı bezini çıkardım. Sargı bezine oksijenli suyu hafiften sürdüm ve kanayan yeri temizleyip yapıştırdım. Yaram acıdan sızlıyordu ama aldırmıyordum. Yine hızla banyodan ayrıldım ve odama girdim. Odama girdiğimdede şaşkınlıkla olduğum yere çakılıp kaldım. Yatağımın üstünde gece mavisi, pileli ve ince ip askılı bir gece elbisesi duruyordu. Yanılmıyorsam diz üstüydü. Yatağımın yanında da siyah, burnu açık bir yüksek topuklu ayakkabı duruyordu. Elbisemin yanında da bir poşet makyaj malzemesi duruyordu. Şaşkınlığım geçtikten sonra iç çektim ve koşarak yatağımın üstündeki elbiseyi giydim. Evet, diz üstüydü. Onun ardından da sandaletlerimi çıkarıp yüksek topuklu ayakkabışarımı giydim. Makyaj malzemeleri dolu poşeti alıp aynanın karşısına geçtim. "Merlin aşkına! Bu ben miyim?" diye mırıldandım kendi kendime. Aynada kendimi bir süzdüm ve makyajımı yapmaya koyuldum. Makyajımı tamamladığımda daha on dakika geçmişti. Sade ama şık bir makyaj yapmıştım kendime. Far rengim gece mavisiyde ama hafif bir şekilde sürmüştüm farı. Rujum ise kırmızıydı ama rujumuda az sürmüştü. Allığım gül kurusu rengindeydi ve bir iki fırça yanaklarıma değdirerek allığımıda sürmüştüm. Birde açık mavi göz kalemi sürmüştüm. Makyajım bu kadardı. Saçımı bir Muggle aleti olan, şu düzleştirici denen şeyle düzleştirdim. Annemin bana birkaç gün öncesinden hediye ettiği çiöek kokulu parfümden bir ya da iki fıs sıktım. Ve... işte hazırdım! Yavaşça kapımı açtım ve merdivenlerden süzüldüm. Annem beni görünce gülümsedi ve yanıma gelip bana sarıldı. "Harika görünüyorsun tatlım. Ne kadar da büyüdün ama." dedi bana mutlulukla. Anneme sadece gülümseyebildim. Çünkü o arada kapı çalmıştı. Misafirler gelmişti herhalde.
Annem hızla kapıya yöneldi ve kapıyı açtı. Gelenler annem yaşınlarında bir bayan ve onun oğlu sandığım benim yaşlarımda bir çocuktu. Annem mutlulukla konuşmaya başladı. "Hoş geldiniz! Çok şıksın Angela, tatlım. Ah, Daniel. Ne kadarda büyümüşsün!" dedi ve gelen konuklarımıza teker teker sarıldı. Bende konuklara gülümsedim ve ellerini sıktım. Annemin Daniel dediği çocuk beni süzüyordu. Neden öyle ilk defa bir uzaylı görmüş gibi bakıyordu acaba? Çok garip bir yaratık mıydım ben? Ah, evet ben bu çocuğu tanımıştım. Bu bizim okuldaki Ravenclaw'lı çocuktu. Beni her gördüğünde içime düşecekmiş gibi bakıyordu. Arkadaşlarım, bu çocuğun benden hoşlandığı gibi saçma sapan şeyler söylüyorlardı hatta. Annem misafirlerimizi salona geçirdi ve bende bahçeye çıktım. Hava serinlemişti. Bir rüzgâr esti ve kollarımda ki tüyler diken diken oldu. Ama çok ferahlatıcıydı. Gözlerimi kapadım ve temiz havayı içime çektim. Birden yanımda bir erkek sesi duydum. "Temiz havayı seviyorsun sanıyorsam." dedi. Yanıma dönüp baktığımda Daniel'im bana yarı tebessümle baktığını gördüm. "Evet, kısmen seviyorum. Peki sen sever misin?" dedim tekrar önüme dönüp karşımdaki çimenlere bakarak. Daniel'ın cevabı gecikmedi. "Evet seviyorum. İçimi açıyor." dedi. Elimde olmadan gülümsedim. Bakışlarımı aya çevirdim. Bugün yarım ay vardı. Ve oldukçada parlaktı. Havada hiç bulut yoktu. Gökyüzüne dalıp gitmiştim. Birden annemin sesiyle irkildim. "Haydi çocuklar, yemeğe" dedi kapıdan başını çıkararak. "Haydi, gidelim." dedi Daniel. Bakışlarımı Daniel'a çevirdim. "Tamam." dedim kısık bir sesle ve salona doğru yürümeye başladık. | |
|
Gisela Müller Yönetici, Üç Süpürge Sahibesi
Mesaj Sayısı : 72 Kayıt tarihi : 09/06/10 Yaş : 28
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları C.tesi Haz. 19, 2010 12:34 pm | |
| | |
|
Riley Hunder Sihir Bakanı Müsteşarı
Mesaj Sayısı : 3 Kayıt tarihi : 19/06/10 Yaş : 28 Mücadele Tarafı : Aydınlık.
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları C.tesi Haz. 19, 2010 9:21 pm | |
| Ad ve Soyad: Riley Hunder İstenilen Rütbe: Sihir Bakanı Müsteşarı Yaş: 23 Örnek Rol Oyunu: Enrichétta'nın 3. üyeliği örnek rol oyunum var yani. | |
|
Gisela Müller Yönetici, Üç Süpürge Sahibesi
Mesaj Sayısı : 72 Kayıt tarihi : 09/06/10 Yaş : 28
| Konu: Geri: Sihir Bakanlığı Alımları C.tesi Haz. 19, 2010 10:47 pm | |
| | |
|